Anne olmak için gün sayarken meme kanseri olduğunu öğrenen kadınların annelik heyecanı bir anda endişeli bir bekleyişe dönüşüyor. Bu durumda akla gelen ilk sorulardan biri de hamileyken meme kanseri ameliyatının yapılıp yapılamayacağı ve sonrasında kemoterapi, radyoterapi gibi tedavilerin uygulanıp uygulanamayacağı.İlişkili Haberler
Doğum yapmamış veya ilk doğumunu 35 yaşından sonra yapmış olan kadınlarda meme kanseri oranı, doğum yapanlara oranla daha fazla olduğunu belirten Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Eser, günümüzde hem meme kanserindeki genel artış hem de kadınların daha geç anne olması nedeniyle hamileyken kanserle karşılaşma olasılığını arttırdığını söyledi.
KABULLENMEK ZOR…
Türkiye’de yılda yaklaşık 1 milyon 300 bin doğum gerçekleştiğini söyleyen Dr. Eser, “Ülkeler ve toplumlar bakımından farklılık gösteren meme kanserinin hamilelik döneminde görülme sıklığı ortalama 10 bin doğumda bir olarak görülür. Genç yaşta ve hele de bebek sahibi olmak gibi mutlu bir olay arifesinde böyle bir tanının konması, hem hasta hem de hasta yakınları tarafından kabullenilmesi oldukça zor, psikolojik olarak yıkım etkisi yapan durumdur. Doğru yönlendirilme ve doğru tedavi planlaması, özellikle de bebeğin korunması açısından çok önemlidir” dedi.
TANIDA GEÇ KALINABİLİYOR
Hamile meme kanseri hastalarında yaşın genellikle genç olması ve radyasyon nedeniyle tarama mamografilerinin çekilmemesi ve kitlenin küçüklüğü, kanserin yakalanmasını zorlaştırıyor. Hamilelikte memelerin büyümesi, doku yoğunluğunun artması gibi değişiklikler, oluşan bir kitlenin ele gelmesini de zorlaştırıyor. Bu durum kanserin genellikle daha büyük bir kitle haline geldiğinde, yani daha ileri bir evrede tespit edilebilmesine yol açıyor.
“Ayrıca hamilelerde ve süt veren kadınlarda kansere bağlı kitleleri, halk tabiri ile ‘süt düğümlenmesi’ diye adlandırılan, memede sütün zor boşaldığı ve süt dolu bir kistik kitle şeklini aldığı galaktoselden ve emziren kadınlarda oluşan iyi huylu urlardan muayene ve ultrasonografi ile ayırmak oldukça zordur” diyen Genel Cerrah, tanı konulan hamile hasta ve yakınlarında ilk akla gelen sorunun ise tedavinin nasıl yapılacağı olduğunu söyledi ve o süreci şöyle anlattı:
“BEBEĞİNİZDEN VAZGEÇMEK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ”
“Hamilelerde meme kanseri ameliyatları, gebeliğin her döneminde yapılabilir. Ameliyat sonrası kemoterapi, radyoterapi ve endokrin tedavisi almayacak hastalar çocuklarını emzirebilirler. Günümüzde hamileliğin hangi döneminde tanı konulmuş olursa olsun bebeği almadan, hamileliğin dönemine göre memeye yapılacak ameliyat şeklinde, verilecek kimyasal tedavi ilaçlarının seçiminde ve radyoterapi zamanlamasındaki değişikliklerle meme kanseri tedavisi oldukça başarılı bir şekilde yapılabilir. Hamile hastalarda meme kanseri ameliyatlarını hamileliğin her döneminde yapılabilmek mümkündür. İleri evrede tanı almış veya meme koruyucu cerrahiye hazırlık nedeni ile önce kimyasal tedavi gereken hastalara da hamileliğin 4. ayından sonra kemoterapi ilaçları verilebilmekte, ameliyat doğum sonrasına dahi ertelenebilmektedir. Ancak tüm kemoterapi ilaçları gebelikte kullanılamaz. Gebelikte kullanılabilen kemoterapi ajanları seçilerek tedavi yapılabiliyor. Tabii ki bazı riskleri var. Ancak kabul edilebilir oranlarda.
HAMİLE OLMAYANLARDAN BİR FARKI YOK
Çocuğu aldırmak ancak çok ileri evrede teşhis edilmiş, kemoterapinin yan etkilerini kaldıramayacak ek hastalıkları olan ve tümörün gebelikte uygulanması sakıncalı olan endokrin tedavi gerektiren biyolojik özellikte olduğu nadir durumlarda gerekebilir. Hamile iken meme kanseri olan kişi doğumunu yaptıktan sonra kemoterapi, radyoterapi veya endokrin tedavisi almayacaksa ve süt salgısı mevcutsa emzirebilir. Ancak hastaların çoğunda doğum sonrası da en çok radyoterapi olmak üzere tedaviler devam ettiği için emzirme pek mümkün olmaz. Kısacası gebe hastaların tedavisi içerisinde meme cerrahı, medikal onkolog, radyolog, radyasyon onkoloğu, psikolog ve patoloğun bulunduğu meme konseylerinde tartışılarak kararlaştırılmalıdır. Günümüzde uygulanan tedavi yöntemleri ile bebek korunarak aynı evredeki hamile olmayan hastalarla aynı sonuçların elde edilmesi mümkündür.”
HAMİLELER MAMOGRAFİ ÇEKTİREBİLİR Mİ?
Hamile hastalarda tanı aracının radyasyon vermediği için öncelikle ultrasonografi olduğunu vurgulayan Dr. Eser, “Ancak gerektiği zaman karın bölgesi kurşun içeren önlüklerle korunarak mamografi güvenle çekilebilir. Bu durumda bebeğin alacağı doz son derece azdır ve güvenli sınırlar içerisindedir. Meme MR’ında standart kullanılan Gadolinyum gebelerde kullanılamaz. Onun için gebede MR ancak mecbur kalınan durumlarda kontrast madde vermeden (ilaçsız) çekilebilir. Gebeler ilk üç aydan sonra kemoterapi alabilir. Çalışmalar, kemoterapi alan annelerin bebeklerinin de sağlıklı olduğunu göstermektedir” dedi.
VİDEO: KANSER TEDAVİSİNDE BÜYÜK BAŞARI: 3 YIL ÖMRÜN KALDI DENMİŞTİ!